Japonya-Ichi
(6 Nisan 2012)
2012 yılında işi gücü bırakıp iki aylığına çıktığım müthiş Japonya seyahatimin ilk durağı Tokyo olacakken nasıl Osaka havalimanında koltuklarda yaşam mücadelesi verdim, gelin anlatayım...
Hajimemasu!
H
Hikayeye en başından başlayalım…
Herkese anlatmadığım bir hikaye var, önce onunla giriş yapıyorum. Anlatmadım çünkü endişe fırtınası essin istemedim.
Olay şöyle gelişti.
Şimdi nedir, uçak biletim Qatar Airways’den alınmıştı. Sözde de iyi bir uçak firması bu. Uçak firması… Anladınız onu. Her neyse, kalktık gidiyoruz Qatar’ın başkenti Doha’ya doğru -ki herkese Dubai’de aktarma olacağını söylemişim süper bir yalanla- her şey güzel, ikramlar çok iyi, hostesler bir acayip (THY örnek alsın.)… Doha’da indik, başka daha büyük bir uçağa bindik.
Gidiyoruz, gidiyoruz.
Ben sanıyorum ki Tokyo’ya ineceğiz. Meğer Osaka’da inip uçağın temizlenmesi ve yakıt ikmali için biraz bekleyip tekrar aynı uçağa binecekmişiz gibi saçma bir durum varmış ortada.
Osaka’da 1.5 saat bekleyip tekrar uçağa bindik, kalktık gidiyoruz, gidiyoruz,
Tokyo’ya inmek üzere alçalırken, pilot bastı gaza es geçti sahayı. Dedik n’oluyor?! Sonra bir anons:
“Narita havaalanında çok acayip rüzgar var, 20 dakka havada dolanıp bir kez daha inmeyi deneyeceğiz.”
dedi İspanyol pilot kötü aksanıyla. (Bu arada yanıma konuşkan bir İspanyol düştü yolculukta, adam bana sen İspanyol’sun diye tutturdu. (Bana tutturdu ne demek, bilmiyorum.) Dedim halis mulis (Munis?) Türk’üm. “Aaa!” dedi. “İstanbul?”. Zaten yabancı Türk görmesin, hemen “İstanbul.” Evet İstanbul!
Konu dağıldı.
Evet, 20 dakka dolandık havada, geri inmeye çalışıyoruz. Yalnız ben de cam kenarındayım, görüyorum yani neler oluyor dışarıda. Rüzgar resmen uçağa sallı sollu girişiyor. Dedim ben olsam inemezdim bu rüzgarda. Eh, aklın yolu bir, yükseldik yine…
Önemli detayı vermedim; bu 20 dakkalık denemenin sonunda eğer yine inemezsek, Osaka’ya geri döneceğimizi söylemişti. Pilot bastı gaza yeniden ve ver elini Osaka.
Saat 10.
10.00 pm. Ya da 22.00.
Osaka’ya vardık 22.45.
Ben sanıyorum ki oraya ineceğiz, VIP salonlarında, “Siz bekleyin, biz uçağı doldurup sizi şu saatte götüreceğiz.” gibi cümleler geçecek ben Martini’mden yudumlarken…
Bir indik ki elinde kağıt tutan iki hostes, “Bu uçuş iptal oldu, kendi kendinize dönün Tokyo’ya, parasını biz ödeyeceğiz sonra.” diyor.
Elin Osaka’sında, o saatte otel yok, vasıta yok, hiçbir şey yok. Ben hemen bir Japona sarıldım; anlar bu işlerden diye. Dedi ki durum çok ümitsiz; en erken sabah 6.30’da bir tren var, ona bineceğiz.
Hep o havaalanı koltuklarında türlü şekillerde yatan, bahtsız bedevileri merak etmişimdir… Neden orada yatarlar, neler hissederler? Ve ben de o dandik koltuklarda yatarak bu zevki yaşamış oldum.
Neyse çok uzadı; öbür gün bindik trene geldik Tokyo’ya 3 saatte. Shinkansen adındaki dünyanın en hızlı treniyle geldim, onu da belirteyim. Nozomi diye süperin süperi bir tren varmış, ona bindik hatta; nasıl olsa Qatar ödeyecek diye.
Ödemezlerse çok nays.
(Dönüşüme 3 gün kala parayı alabildim ama o da apayrı bir zorluktu!)
Narita havalimanına inemediğimiz için Osaka'da ne haliniz varsa görün, sayounara.
— Qatar Havayolları